Cengiz SERTTAŞ
Avukat-Patent ve Marka Vekili
1- GİRİŞ
Marka, en genel şekilde, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan her türlü tanıtıcı işaret şeklinde tanımlanmaktadır.
Firmanızı diğer firmalardan ayıran markanız ile aynı ismi taşıyan domain ismi markanıza haksız rekabet yaratabilecek bir tehlike arz etmektedir. Peki bu mümkün müdür? Mümkün ise hukuki ve cezai yollar nelerdir? Türkiye ve dünyada bu konu ile ilgili kurum ve kuruluşlar hangileridir? Bu hususta neler yapmaktadırlar? Bu çalımalar yeterli midir?
Tüm bu soruların cevaplarını ve fazlasını aşağıdaki kısa makalemizde bulabilirsiniz.
2- EYVAH! BİRİLERİ MARKANIZ İLE AYNI İSİMLİ DOMAİN İSMİNİ SATIN ALMIŞ…
Emek vererek ve para harcayarak bir yerlere getirdiğiniz markanızın domain adresinin başka bir kişi tarafından satın alındığını gördünüz… Ne yaparsınız?
Üstelik domain adresi sadece .com, .net gibi ulusal olmayan uzantılar şeklinde….
3- MARKA İLE AYNI ve YURTDIŞINDA YERLEŞİK UZANTILI DOMAİN İSMİ KULLANIMI HUKUKİ MİDİR?
Tescilli markanın meşru bir hak olmadan aynı yada benzerinin kullanımı marka hakkına tecavüz oluşturmaktadır. Ve maalesef domain genel anlamda meşru hak olarak kabul edilmektedir.
Ancak bu hakkın marka hakkına tecavüz edecek nitelikte kullanılması Marka Kanununda kabul edilmemektedir ve suç oluşturmaktadır.
4- MARKA İLE AYNI SAHİP VE ÜLKE UZANTISI OLMAYAN (.com gibi) DOMAİN İSMİNİN KENDİ ADINIZA TESCİLİNİ TALEP EDEBİLİR MİSİNİZ?
Talepler, sahipleri tarafından karşılıklı kabul edildiği taktirde bu elbette mümkündür. Ancak karşılıklı anlaşma olmadan ulusal düzeyde bir dava ile maalesef bu mümkün değildir. Çünkü TR uzantılı olmayan domain isimlerinin tahsisi Türkiye içinde değil, uluslararası düzeyde bu işi yapan kuruluş tarafından yapılmaktadır ve bu konu üzerinde yerel değil, milletlerarası özel hukuk kurallarının da dikkate alınması gereken bir hukuk süreci gerekmektedir.
5- ÜLKE UZANTISI OLMADAN MARKANIZLA AYNI İSMİ ALMALARI MÜMKÜN MÜDÜR?
Evet, bu mümkündür. Çünkü domain name de ilk gelen kazanır kuralı vardır.
Domain isimlerinin kayıtlı olduğu yer ICANN Internet Corporation for Assigned Names and Numbers - Internet Tahsisli Sayılar ve İsimler Birliği dir. Bu kuruluş, marka sicilinden bağımsız olarak ilk gelen kazanır ilkesine göre ilk başvuran kişiye eğer o isim daha önce başka biri tarafından talep edilmemişse o kişiye o domaini tahsis etmektedir.
Ulusal düzeyde tescil edilmiş markanızın, uluslararası düzeyde veri paylaşımının sağlandığı internet ortamında domain adresi olarak satın alınmış olması elbette ki öncelikle, markanızın “değerleme, tutundurma, tanıtma” gibi çalışmaları öncesinde sizin tarafınızdan alınması gerekir.
6- SİZİN MARKANIZLA AYNI İSMİ NEDEN BİR BAŞKASI DOMAİN İSMİ OLARAK SATIN ALIR?
Kabaca belirtmek gerekir ki, bunun farklı amaçları olabilir. Örneğin, alan adını gerçek marka sahibine yüksek bir bedel ile geri satmak (cemyılmaz.com domain ismi örneği) rakip marka olduğu için alan adı kullanılarak rakip markayı bu yolla yıpratmak, alan adını bu amaçlar için kullanacak üçüncü kişilere satmak, veya pornografik siteler vasıtasıyla markaları itibarsızlaştırmak. (örneğin Amerikada bir oyuncak markasının domain ismi olarak alınarak çocuk pornografisi için kullanılması örneği-CANDYLAND örneği)
7- MARKANIZ İLE AYNI İLK DERECE İSME SAHİP DOMAİN İSMİNİ ALMAYA NEDEN MARKA KURUMU İZİN VERİR?
Maalesef yukarıda da değinildiği gibi bu hususta farklı kuruluşlar sicil tutmaktadır. TR uzantısı olmayan domain isimleri ICANN tarafından, ulusal düzeydeki marka tescilleri Türk Patent Kurumu tarafından, uluslararası düzeydeki marka tescilleri sicili ise WIPO- Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından tutulmaktadır.
İnternet alan adları ile marka tescillerinin farklı kulvarlarda olması ve birbirlerine rakip olabilme ihtimali, yargının bu konuya ilişkin karar vermesini oldukça zorlaştırmaktadır.
Çünkü alan adlarının tescilinden sorumlu olan kuruluş ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers - Internet Tahsisli Sayılar ve İsimler Birliği) isimli örgüt olup, markaların ulusal düzeyde tescilinden sorumlu olan Türk Patent Kurumu ve markaların uluslararası tescilinden sorumlu olan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) ile bir organik tescil bağı bulunmamaktadır.
8- MARKAYA TECAVÜZ HALİNİN MÜMKÜN OLMASI HALİNDE DOMAİN İSMİ SAHİBİNE KARŞI NE GİBİ YOLLAR VE KURUMLAR BULUNMAKTADIR?
Alan adlarının tescilinden sorumlu olan kuruluş ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers - Internet Tahsisli Sayılar ve İsimler Birliği) isimli örgüt olup, markaların ulusal düzeyde tescilinden sorumlu olan Türk Patent Kurumu ve markaların uluslararası tescilinden sorumlu olan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) ile bir organik tescil bağı bulunmamaktadır.
Ancak bu gibi durumların oldukça artması neticesinde ICANN bünyesinde “Alan adı anlaşmazlıklarının halli için yeknesak Politikalar” (The Uniform Domain Name Dispute Resolution Policy-UDRP) 1 Aralık 1999 tarihinde yürürlüğe sokulmuş, bunun sonucunda da Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) kendi bünyesinde markaları başkaları tarafından kötüniyetli bir şekilde domain adı olarak tescil edilmiş (hatta bazı durumlarda kötüniyet dahi aranmaz) kişilerin yargı öncesinde sorunlarını çözmek için bir tahkim ve arabulucuk kurulu oluşturmuştur.
Yerel hukuka uygun ve WIPO kurallarına göre yapılan arabuluculuk ve tahkim sözleşmeleri neticesinde imza edilen anlaşma sözleşmeleri geçerli olmaktadır. Ancak tahkim komisyonunun alacağı karar, domain isminin gerçek hak sahibine verilmesinden ibarettir. Oysa tazminat taleplerinin hangi ülkede dava edileceği hususu ihtilaf barındırmaktadır. Zararın görüldüğü ülkede açılan dava ise, başka bir ülkedeki domain ismi sahibine ceza vermekten uzak görünmektedir.
9- NE ZAMAN DOMAİN İSMİ İLE MARKA İSMİ BİRBİRİNE RAKİP SAYILIR?
WIPO almış olduğu ortak tavsiye kararında herhangi bir işaretin internette kullanılmakta olduğunun addedilebilmesinin sadece “o üye ülkede ticari bir etkisinin” olması halinde mümkün olabileceği hususu ifade edilmiştir.
Şu bir gerçektir ki, internet alan adının aynı isimli markaya karşı hem 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na hem de Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümlerine göre tecavüz oluşturması halinin irdelenmesi gerekir. örneğin marka hukukuna göre tescili alınmış bir markanın sınıflarındaki ürünlerin satışını yapan ya da bu ürünlere haksız rekabet yaratabilecek ürünler satan ve marka ile aynı isimli domain isminin hem ulusal hem de milletlerarası hukuk hükümlerine göre dava yoluna gidilmesi gerekmekte iken böyle bir haksız rekabet yaratmayan ve marka ile aynı isimli domain isminin internet sayfasının kapatılması talebi ya da milletlerarası özel hukuk da çare aranması pek de doğru ve hukuki sonuçlar doğurmayacaktır.
10- DOMAN İSMİNİ KENDİ ADINIZA ALDINIZ DİYELİM. ÖNCEKİ TECAVÜZ HALİNİN DAVALARI NEREDE AÇILACAK?
Doğaldır ki, marka ismine yukarıda değinildiği gibi haksız rekabet yaratan ve marka ile aynı ismi taşıyan bir internet sayfası için haksız rekabet davaları açılması, sayfanın erişime kapatılması talebi de mümkündür. Ancak alan adının uluslararası düzeyde bu faaliyetini sürdürmesi, öncelikle ICANN nezdinde kabul edilen kurallar neticesinde WIPO bünyesinde oluşturulmuş arabuluculuk ve tahkim komisyonunda çözülmesini gerektirmektedir.
Alan adının marka hakkı sahibine geri-tescili neticesinde de açılacak tazminat davalarının nerede ve nasıl açılacağı sorunu ise halen muğlaklık taşımaktadır.
11- SONUÇ OLARAK:
Yerel bazda fikri ve sınai mülkiyet hakları mahkemesinde ve ticaret mahkemesinde haksız rekabet ve marka tecavüzü davaları açılması mümkündür. Ancak kesin sonuç alınması şüphelidir. Çünkü ülke uzantılı olmayan domain isimleri uluslararası alanda faaliyet gösterebilmektedir.
WIPO bünyesinde oluşturulmuş ve her ülkede, belirlenmiş kurallara göre karar alabilen arabuluculuk ve tahkim kuruluşları ile sahiplik sorunu bir nebze de olsa çözülebilmektedir.
Ancak devir öncesine ait haksız rekabet tazminat davaları için görevli ve yetkili mahkeme sorunu halen çözülebilmiş değildir.
Bu konuda uluslararası düzeyde özellikle de ICANN ve WIPO bünyesindeki kuruluşların bir araya gelerek bu gibi haksız rekabet yaratacak hususlarda milletlerarası özel hukuku da bağlayabilecek (ilgili milletler tarafından kabul edilecek ve kanun haline gelebilecek) birtakım kurallar ve yaptırımların yapılması gerekmektedir.
Milletlerarası Özel Hukukun bu gibi ceza ve hukuk davaları için bir yeknesaklık sağlaması gerektiği çok açıktır.